Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Su Akarken Küpünü Doldur
Çocukluk günlerimde babamla birlikte bulunduğum kasabaya bağlı bir dağ köyüne gitmiştim. Köyde hayvancılık yapılıyordu. Çobanlar koyunları ve keçileri dağlarda güdüyordu. Çobanların yanında iri köpekler vardı. O köpekler yanıma geldiğinde neredeyse benim boyumda olurlardı, çok korkardım. Bayağı güçlü köpeklerdi. Köpeklerin boynunda çivili sert tasmaları görürdüm. Bu iri yarı çoban köpeklerinde bir şey daha dikkatimi çekti. Bütün köpeklerin kulakları kesikti. Köpeklerin kulakları neden kesik olduğunu bir anlam verememiştim. Ama kulakları kesilirken ne kadar acı çektiklerini düşündüm ve onlara acımıştım. Bu durum bana vahşice ve canavarca gelmişti. O zaman içimden şunu dediğimi hatırlıyorum. “İnsanlar ne kadar vahşi, köpeklerin kulaklarını acımadan kesiyorlar.”
Korkumdan çobanlara da soramadım, “Neden bu köpeklerin kulaklarını kestiniz.” diye. Aradan epey zaman geçti. Gene babamın bir işi için aynı köye gittik. Yolun kenarında köyün insanları yerde yatan ve can çekişen başıboş köpeğin başında duruyorlardı. Köpeğe yardımcı olmaya çalıştıklarını gördüm. Sahipsiz köpek, dağda yaşayan yırtıcı vahşi hayvanların saldırısına uğramıştı, kaçmayı başarmış ama ağır yaralı olarak yol kenarına kadar gelmişti, takati kalmamış yere yığılmıştı. Babam arabadan indi. Yol kenarında olanı biteni öğrenmek için gitti. Bende merak ettim, babamın arkasından gittim ama babam yerde yatan köpeğin ağır yaralı halini görünce benim görmemem için geri döndü eli ile gözlerimi kapattı. Ama çok geçti ben yerde yatan ve vahşi hayvanların saldırısına uğrayan can çekişen köpeği görmüştüm, gerçekten durum içler acısıydı. Dağlarda gezen vahşi hayvanlar köpeğin önce boynuna saldırmış ve boynunu yaralamışlar. Sonra kulaklarına saldırmış kulaklarını parçalamışlar ve yerde yatan köpek kulaklarından akan oluk oluk kan yüzünden, kan kaybı yaşamış, takatsiz kalmıştı.
Köpek hala hayata tutunmaya çalışıyordu. Sonra köpeği alıp bir arabanın arka tarafına koyup köylerine götürdüler. Sonrasını bilmiyorum, köpek öldü mü yoksa hayata tutundu mu bir daha o canlıdan haber alamadım.
Ama ben çocukken gördüğüm bu etkileyici manzara karşısında şok olmuştum ama kafama bir şeyler de dank etmişti. O an anlamıştım dağda olan vahşi hayvanlar savunmasız bir köpeğe saldırdıklarında önce zayıf noktalarına saldırıyorlardı. Zayıf noktalar ise köpeğin boynu ve kulakları. Vahşi hayvanlar buraları ele geçirdiğinde canlının kavgayı kaybetme olasılığı artıyordu.
O gün babamla beraber gittiğimde koyunların çevresinde dolaşan çoban köpeklerinin neden boyunlarında sert çivili tasmaların olduğunu ve her şeyden önemlisi neden bu köpeklerin kulaklarının kesik olduğunu o an anlamıştım. Bu köpekler dağda vahşi bir hayvanla karşılaştıklarında hiç bir zayıf noktası kalmıyordu. Vahşi hayvan donanımlı çoban köpeklerinin neresine saldıracağını tahmin edemedikleri için çözümü kaçmakta buluyorlardı. Bundan dolayı boynunda çivili tasması olan ve kulakları kesik olan çoban köpekleri ile vahşi hayvanlar baş edemiyordu.
Dağda çakal, kurt veya hangi vahşi hayvan olursa olsun bu tam donanımlı köpekler karşısında kazanamıyorlar çareyi kaçmakta buluyorlardı. Böylece sürü dağdaki vahşi hayvanlardan korunmuş oluyordu.
hayat hızlı akıyor, bu akış içinde hepimiz zaman zaman kendimizi eksik ya da zayıf hissedebiliyoruz. Eksik ve zayıf hallerimiz bunlarda bizim tehlikeli noktalarımızdı . Okul yıllarından başlayarak, bir şeyler elde etmek için çaba göstermek, emek harcamak ve hatta yorulmak kaçınılmaz oluyor. Bunların bedeli var. Gezmek yerine evde çalışmak, kafa yormak zaman zaman zor olabilir ama doğum bile sancılıdır.
Acı çekmeden kazanç olmuyor, hayatın birçok alanında geçerli bu denklem değişmiyor. Bir değeri elde etmek için harcadığımız her zorluk, aslında bizi daha da güçlendiriyor. Yıllarca süren bir eğitim, zorlu bir iş hayatı. Tüm bunlar sizi olgunlaştırıyor, dayanıklılığımızı artırıyor ve hayata karşı daha donanımlı hale getiriyor.
Kazandıklarımız sadece maddi anlamda değil, aynı zamanda kişisel gelişim, bilgi birikimi ve deneyim olarak da hayatımıza değer katıyor. Bu kazanımlar sayesinde en ufak bir olumsuzlukta kolayca yıkılmıyoruz, çünkü artık daha sağlam bir zeminde duruyoruz. Tıpkı zincirin en zayıf halkası gibi, geçmişte yaşadığımız zorluklar ve bunlardan çıkardığımız dersler, bizi daha dirençli kılıyor ve zayıf noktalarımızı ortadan kaldırıyor.
Bu nedenle, karşılaştığımız zorluklardan yılmamak, sabırla ve azimle çalışmaya devam etmek çok önemli. Unutmamalıyız ki her çaba, sonunda bizi daha güçlü ve daha donanımlı bir birey haline getirecektir.
Şunu asla unutmayın: Zayıf noktalarımızı veya eksikliklerimizi tamamlamamız ve bu eksiklikleri gidererek güçlenmemiz bizim elimizde. Bunun bedeli çalışmak, emek vermek, zaman harcamak, ömrümüzün bir kısmı çalışarak geçiyor, çalışırken de eğlencelerden, gezmeden kısacası zevk aldığımız şeylerden mahrum oluyoruz. Hayat su gibi akıp gidiyor, akan suya sahip çıkmazsan başıboş akar gider. Yazık olur akan suya. Su akarken küpümüzü doldurmak gerekiyor, su kesildi mi son pişmanlık fayda vermez. Bizim kulaklarımız kesilmiyor ama yaşadıklarımız, gördüklerimiz çalışarak öğrendiklerimiz kısacası tüm tecrübeler kulaklarımıza küpe oluyor.
Hakan DİNÇAY