| Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
| ALIŞ | SATIŞ | ||
| USD | 0 | 0 | |
| EURO | 0 | 0 | |
ZAMANIN SUSTURAMADIĞI SES 10 KASIM ve ATATÜRK’ÜN SONSUZLUĞU
Her yıl kasım ayının serin sabahında, takvimler aynı günü işaret eder. 10 Kasım. Saat dokuzu beş geçe, Türkiye’nin her köşesinde bir sessizlik yayılır. Fabrikalarda makineler durur, şehirlerin kalabalığı susar, rüzgâr bile usulca yön değiştirir. O anda, yalnızca bir lideri değil, bir devri, bir umudu, bir ideali anımsarız. Çünkü 10 Kasım, bir vedadan çok daha fazlasıdır; bir varoluşun, bir dirilişin sembolüdür. Mustafa Kemal Atatürk, yalnız bir asker ya da devlet adamı değildir; o, düşüncenin, bilimin ve insanlığın rehberidir. Yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden, çağdaş bir ulusun temellerini atan bu büyük insan, “en büyük eserim” dediği Cumhuriyet’le birlikte bir millete yalnızca bağımsızlığını değil, kimliğini de kazandırmıştır. Onun kurduğu düzen, bir dönemin değil, bir geleceğin kapılarını aralamıştır. Atatürk’ü anlamak, sadece tarih kitaplarını okumakla olmaz. Onu anlamak, bir çocuğun okul yolundaki özgür adımlarında, bir kadının toplum içinde eşit bir birey olarak yer alışında, bir gencin düşlerini bilimin ışığıyla kurmasında saklıdır. O, “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesillerin peşindeydi; çünkü bilirdi ki, zincirleri kırmanın en kalıcı yolu, aklı özgür kılmaktır.
10 Kasım, bir yas günü değil; bir bilinç günüdür. O gün, millet olarak başımızı öne eğip geçmişi anmakla kalmayız aynı zamanda başımızı kaldırıp onun gösterdiği ufka bakarız. O ufuk, bilimle, sanatla, çalışmayla aydınlanacak bir gelecektir. Atatürk’ün “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” sözü, işte bu yüzden bir vasiyet değil, bir inançtır. Bugün Atatürk’ü anmak, ona duyulan sevgiyi kelimelere sığdırmaktan çok, onun ilkelerine sahip çıkmak demektir. Onun gösterdiği yol, hâlâ en güvenli limandır; çünkü o yol, aklın, vicdanın ve insanlığın yoludur. Ve her 10 Kasım sabahı, siren sesleri yükselirken gökyüzüne bakan her kalp aynı şeyi hisseder o aslında hiç gitmedi. O, bizde yaşamaya devam ediyor düşüncemizde, çalışmamızda, umutlarımızda. Atatürk, bir millete ışık oldu. Bizim görevimizse o ışığı sonsuza dek taşımak. Çünkü bazı insanlar ölmez sadece zamana karışır, sonsuzluğa dönüşür.
NURHAN HABİBE