KÜLLERİNDEN DOĞANLAR

Bazı kadınlar yalnızca yaşamakla kalmaz, yeniden doğmayı öğrenir. Çünkü yeniden doğan kadın, sadece kendini değil, etrafındaki hayatı da değiştirir.  Onları güçlü kılan şey, hiç düşmemek değil; her düşüşten sonra kalbini toplayıp yeniden yürüyebilme kudretidir.

Kırılmış aynalarda bile kendini tanıyabilen, yaralarından ışık sızdıran kadınlardır onlar. Sabahın sessizliğinde aynaya bakarken yüzlerindeki her çizgide bir hikâye taşırlar: bir fırtına, bir sabır, bir yeniden doğuş.

Yıllar boyunca bastırılmış sözler, yutulmuş gözyaşları… Artık korkmadan dile gelir. Çünkü bilirler, yeniden doğmak cesaret ister ve bazen en büyük savaş, insanın kendi içinde verdiği savaştır. Kırıldığı yerleri utanmadan gösterir. Bir sabah kahvesini yudumlarken pencereden gökyüzüne bakar ve fısıldar kendi kendine:

“Artık kimseye küskün değilim. Ne yaşadıklarıma, ne kendime... Yaşadığım her şey beni ben yaptı.”

Bu kadınlar sessizdir bazen, ama sessizlikleri bile yankı taşır. O zarif duruşun ardında kaç gece uykusuzluk, kaç sabah yeniden başlama inadı saklıdır, kimse bilmez. Artık korkularını değil, umudunu büyütürler. Kendini affetmeyi öğrenirler. Ve bir gün, aynadaki bakışlarında tanırlar yeniden kendilerini: daha sakin, daha bilge, daha bütün...

 “Gerçek özgürlük, kalbinle barıştığın gündür.”

Yeniden doğan kadınlar, rüzgâra karşı yürürken bile zariftir. Yıkıldıkları yerde çiçek açar, sustuklarında bile ışık saçarlar. Çünkü sessizlikleri, binlerce kelimenin anlamını taşır. Ve biri onlara “nasıl bu kadar güçlü oldun?” diye sorduğunda, sadece gülümserler:

“Ben ateşlerin içinden çıktım, yanarak öğrendim... Ama küllerimden doğdum.”

Her yeniden doğuş, bir vedadır aslında. Eski benliğe, korkulara, suskunluklara. Ama her yeniden doğan kadın, dünyaya biraz daha ışık taşır. Onlar sessizliğin içinden fırtına, kırgınlıktan güç, küllerden umut yaratabilen kadınlardır. Artık bilirler:

Hiçbir yara, sevgiyle onarılamayacak kadar derin değildir. Hiçbir düşüş, yeniden doğamayacak kadar karanlık değildir. Ve her küllerinden doğuş, bir kadının sessiz devrimidir.